Can Atalay’ın avukatları Yargıtay kararına itiraz etti: Anayasa Mahkemesi kararını uygulayacak mahkeme arıyoruz
Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararına rağmen tahliye edilmeyen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın avukatları, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan kararına itiraz etti. Avukatlar yaptıkları açıklamada, “Anayasa Mahkemesi’nin 25 Ekim 2023 tarihli Genel Kurul kararının uygulanmasına karar verebilecek üst düzey veya sadece bir mahkeme arıyoruz.” dedi.
Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayıp üyeler hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından Can Atalay’ın avukatları bir açıklama yayınlayarak Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararına itiraz ettiklerini duyurdu.
İtiraz karşısında umutlu olmadıklarını belirten avukatlar, “Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nden bir beklentimiz yok. İlk itiraz incelemesinde ret oyu veren bir ‘hakim’ çıkabilir,” dedi. Tek kişi bile olsa, karar komitesinde yer alırsa tabii.”
‘SORUNUN ÇEKİRDEĞİ ANAYASA’NIN 153. UNSURU’
Atalay’ın avukatlarının açıklamasının tam metni şöyle:
“Yargıtay, basın açıklamasında Anayasa’nın sadece 146’ncı (Anayasa Mahkemesi), 154’üncü (Yargıtay) ve 155’inci (Danıştay) maddelerinden bahsetti. Anayasa’nın 153’üncü maddesini dikkate almamış ve kasten atlamıştır. Sorunun özü Anayasanın 153. maddesidir.
Doğru bilgi şu şekildedir: Anayasamızın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları derhal Resmi Gazete’de yayımlanır. Yasama, yürütme ve yargı organlarını, idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri ve Yargıtay’ı bağlar. Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. Üst düzey yargı organları arasında herhangi bir üstünlük sıralaması bulunmamaktadır. Yalnızca Anayasa üstündür.
Yargıtay, Şerafettin Can Atalay’ı soruştururken savunma avukatlarının dilekçelerini görmezden geldi ve herhangi bir karar bile açıklamadı. Böyle bir zihniyeti ve durumu reddediyoruz.
Savunma insanlık tarihidir. Yargının vazgeçilmezidir. İnsan haklarından hukuk yaratır.
Yargıtayın misyonu; İnsan hakları, etik ilkeler ve kozmik hukuki değerler ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının temel ilkeleri ışığında, hukuki uyuşmazlıkları şeffaf, toplumsal açıdan hesap verebilir, bağımsız ve insan onuruna yakışan, kamuoyunun inancını sağlayacak bir yaklaşımla ele alıyoruz. ve hukuki güvenlik; Makul sürede sonuçlandırılarak ülke genelinde içtihat birliğini sağlamak. Şöyle yazmışlar, şöyle söylüyorlar; ama yapmıyorlar!
‘YARGIYAZI 3. DAİRESİ YARGIDA KRİZ YARATTI’
Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise tam tersine, Anayasa Mahkemesi’nin 25.10.2023 tarihli kararına “uymama” kararı vererek, Anayasa Mahkemesi’nin kararını ve kararını hiçe sayarak “yargıda kriz” yarattı. bireysel başvuru hakkı.
Anayasa ve kanun değişikliklerinde yargı krizi yaratmak, bireylerin hukuk güvenliğinin ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Temel hak ve özgürlükleri korumak herkesin görevidir. Adalet arayışının bir yolu olan bireysel başvuru hakkı, siyasi çıkarlara kurban edilemeyecek kadar değerlidir…
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkındaki Genel Kurul kararını dikkate almayarak “uygulamama” kararı alarak, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunarak, cezanın infazına karar verdi. Anayasa Mahkemesi ve kararı işlevsiz.
Anayasa Mahkemesi ve üyeleri açısından son derece vahim, kabul edilemez ve hukuka aykırı sonuçlar doğuran bu karar nedeniyle yargı krizi daha da derinleşti. Bu yanlıştan dönülmesi gerekiyor, temel insan hak ve özgürlükleri temeldir, istisnalar dar yorumlanır, özgürlükler geniş yorumlanır.
Yargıtay kendi kararıyla ilgili basın açıklaması yapmak zorunda kaldı. Sorun insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasidir. Seçme ve seçilme hakkıdır. Siyasidir ve yargıya güveni sağlamak için basın açıklaması yapmak zorunda kalan Yargıtay, kararıyla hak ihlali yapmış, kriz yaratmış ve kamuoyunun vicdanını rahatsız etmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmak üzere verilir; Kararlar kriz yaratmak için alınmaz.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi içtihatlarına ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına aykırı davrandı. Bireysel başvuru kararları yoluyla emsal ihlallerinin önlenmesi yükümlülüğü yargı organlarının hukuka ve adalete karşı sorumluluğundadır. Başvurucu milletvekilinin anayasal hakları kısıtlayıcı bir şekilde yorumlanarak Şerafettin Can Atalay’ın temel insan hakları ihlal edilmiştir.
Yargıtay kararının sonuçları ne olursa olsun, Anayasa Mahkemesinin Anayasanın verdiği yargı görev ve yetkisi kapsamında verdiği kararlara ilişkin olarak yüksek yargı kurumlarının itibarını zedeleyen ve eleştiri sınırlarını aşan haksız yansımalarla karşılaşılmaktadır. alarm ve üzüntü.
‘HAKLARIMIZI KORUMAYA İTİRAZ EDİYORUZ’
Hukuki güvenliğin, toplumsal barışın ve hukuki öngörülebilirliğin sağlanması esastır.
Yasal haklarımızı kullanırız, haklarımızın korunmasına itiraz ederiz…
Anayasadan aldığımız yetki ve sorumlulukla, 3. Ceza Dairesi’nin aldığı karardan kaynaklanan konuların analizinde avukatları göz ardı eden yaklaşıma rağmen, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararına itiraz ediyoruz. Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’nin 25.10.2023 tarihli kararının uygulanmamasına karar verildi.
Yargının sorunu ve analizi yargı organlarına aittir. Yargı krizinin “çözümünde” hiç kimse “hakem” olamaz. Sorun yargının kendisi tarafından çözülür. Mahkemeler bunun için var.
Yüksek yargı organları birbirlerine karşı taraf değildir, olmamalıdır.
Hukuka olan inancımızla “itiraz” hakkımızı kullanıyoruz çünkü avukatlar olarak kanunlarda ve Anayasa’da yazılı haklarımızı kullanmakla yükümlüyüz.
Belki bir milletvekili hakkında ortaya çıkan emsal konuyu analiz etmek amacıyla, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.10.2022 tarihli kararındaki Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’nın 83. ve 14. maddesine ilişkin kararlarına atıfta bulunarak (Madde No: 2020/16-462, Karar No: 2022/671). Kararı dikkate alan “üst düzey” hakimler olabilir!
Belki 26.10.2023 ve 27.10.2023 tarihli başvurularımızı dikkate alan mahkeme olabilir!
Belki üst düzey yargı organlarından biri kararını avukatlara bildirebilir!
‘UMUT DEĞİLİZ’
Biz umutlu değiliz. İtirazımızın sonuç verip vermeyeceğini bilmiyoruz. Beklemiyoruz!
Yargı krizinin analizini etkileyip etkilemeyeceklerini bilmiyoruz.
Yargıtay 4’üncü Ceza Dairesi’nden bir şey beklemiyoruz. Belki tek kişi de olsa ilk itiraz incelemesinde karşı oy kullanan bir “yargıç” olabilir. Tabii karar komitesinde yer alırsa!
İtirazımız; Suya yazılan yazı gibi selamlansa da,
Yapılan her şeye rağmen hukuka, adalete ve hukukun üstünlüğüne olan inancımızı kaybetmediğimiz için,
Biz, aşağıda imzası bulunan, hayatın muhalif oyu olan avukatlar;
Anayasa Mahkemesi’nin 25.10.2023 tarihli Genel Kurul kararının uygulanmasına karar verebilecek üst düzey veya sadece bir mahkeme arıyoruz…” (HABER MERKEZİ)